Türkiye’nin en büyük göllerinden biri olan Burdur Gölü, gün geçtikçe kuruyor. Buharlaşma, kirlilik, yasal veya kaçak yapılan on binlerce sondaj ve gölü besleyen derelere inşa edilen gölet ya da barajlar nedeniyle kuruyan Burdur Gölü’nün, Isparta’ya sınırı tamamen kayboldu. Burdur sınırları içinde kalan gölün, kuruyan alanlarında küçük su birikintileri bulunuyor.
2018 yılında su birikintisinden sızan iki akıntıyı fotoğraflayıp, ‘Burdur Gölü’nün gözyaşları’ diyerek paylaşan doğa ve yaban hayatı fotoğrafçısı Tamer Yılmaz, 4 yıl sonra kurumanın hızla arttığı bölgede yeni görüntü çekti. Yılmaz, bu kez çektiği fotoğrafı, ‘Burdur Gölü kan ağlıyor’ notu ile paylaştı. Sosyal medyadan paylaşılan notta Yılmaz, “Göl çekildikçe göl tabanındaki gözeler de bir bir açığa çıkıp, bu gözelerden çıkan sular da göle ulaşmaya çalışıyor. Ama burada diğer gözelerden farklı olarak kan ağlıyor sanki” dedi.
GÖLDEKİ SU KAYBI YÜZDE 55
Eğirdir, Beyşehir, Salda ve Burdur gibi birçok gölde araştırmalar yürüten Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, göl aynasının yüzde 45 oranında küçüldüğünü söyledi. Dr. Kesici, gölün 50 yıl önce 7,5 milyar ton olan su kapasitesinde yüzde 55 kayıp yaşandığını belirterek, 3,4 milyar ton su kapasitesi kaldığını dile getirdi.
Burdur Gölü’nü besleyen dereler üzerine 1970’ten beri gölet ya da barajlar inşa edildiğini anlatan Dr. Kesici, “Su kaybının temel nedeni budur. Tüm bilim insanları, üniversiteler ve kamu kurumları, bu konuda hemfikir olmasına rağmen 2022’de bile hala gölü besleyen bu kaynaklardan, kalanların üzerine gölet veya baraj müjdeleri veriliyor” dedi.
SONDAJLAR VE AŞIRI KİRLİLİK
Dr. Kesici, göl havzasında on binlerce yasal veya kaçak sondaj bulunduğunu, gölü besleyen yer altı su kaynaklarının da bu şekilde çekilmesi ile su seviyesinde düşüş olduğunu kaydetti. Dr. Kesici, Burdur ve Isparta’daki tesisler ve atıklar nedeniyle de aşırı kirlilik yaşandığını belirterek, bunun kuruma gerekçesi olduğunu söyledi. Dr. Kesici, göl kenarında yasak olmasına rağmen hayvan otladığını, bu durumun da sıkıntı oluşturduğunu ifade etti.
UÇUŞAN TOZ TEHLİKELİ
Göl havzasında kuruyan alanların onlarca kilometrekareye ulaştığını belirten Dr. Kesici, meydana gelen tozların başta insan sağlığı olmak üzere tarımı olumsuz etkilediğini söyledi. Dr. Kesici, bu tozların tıp bilim insanlarına göre akciğerlerde ciddi rahatsızlık oluşturduğunun belirlendiğine dikkati çekti. 2013 yılındaki bir çalışmada göl aynasının, kuzeydoğuda Isparta’nın Keçiborlu ilçesi sınırlarına girdiğini anlatan Dr. Kesici, “Burdur Gölü, normalde büyük kısmı Burdur, bir kısmı da Isparta olmak üzere iki il sınırları içerisinde yer alıyordu. Gölün tüm kıyılarında kuruma görülüyor. Ancak kuruyan alanların büyük kısmı, Isparta tarafı. Kuruma nedeniyle artık günümüzde Isparta sınırında göl aynası kalmadığı gibi, oldukça da uzaklaştı” dedi.
DİKKUYRUKLAR GELMİYOR
Söz konusu kurumanın bu şekilde devam etmesi halinde, 2030- 2040 arasında yüzey alanının yüzde 70’inin kaybolacağının öngörüldüğünü vurgulayan Dr. Kesici, şu uyarılarda bulundu:
“Gölün doğal dengesi, ekosistemiyle birlikte mutlak suretle korunmalı. Havzadaki tarımsal veya yerleşim amaçlı tüm kıyı işgallerine son verilmeli. Gölü besleyen yer altı suları ve yüzey sularının akışlarına müdahale edilmemeli. Sondajlara son verilmeli ve kapatılmalıdır. Tarım ve hayvancılık modern uygulamalarla yapılmalıdır. Vahşi sulama yasaklanmalı ve damla- sulama sistemi zorunlu olmalıdır. Burdur Gölü’nü temsil eden dünyanın en önemli kuşlarından biri olan dikkuyruklar, artık göle gelmiyor. Bu kuşun da gelmemesi, bu gölün kan ağladığının en önemli göstergesidir. Çünkü aşırı su kaybı nedeniyle, kalan su neredeyse deniz suyundan fazla tuzluluk oranına ulaştı.”