Birbirinin devamı niteliğinde olan her üç kitap da okurlarını gizemlerle dolu büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.
Mistik, fantastik ögelerle süslenmiş bu seri Osmanlının son zamanlarından günümüze evrilen bir Cumhuriyet güzellemesi.
Şeyhlerin, dervişlerin, Çerkeslerin, Kuvayi Milliyecilerin, sırların, tılsımların bir arada olduğu masalsı bir destan.
Ay ışığım’da Eşref’in ölümü ile sonlandığını sandığımız hikâye, her yüzyılda bir yeniden başlayacak. Feride’nin soyundan gelen bir kıza âşık olacak Eşref, yüz senede bir…
Tenler ölür canlar baki, diyerek devam eden Adı Her Neyse’de, bu yüzyılda Mafe Sevde çıkıyor karşımıza.
Sevde’nin hikâyesi, geçmişin izlerini taşıyan, duygusal bir yolculuk sunuyor. Tozpembe hayallerin kara düşlere dönüşmesini, aşkın ve acının, hayal ve gerçeğin birbirine karışmasını okudukça, romanın içinde kayboluyorsunuz.
Özlem Binel, her bir karakteri özenle işleyerek, aşkın, sırların ve geçmişin birleşimini duygu dolu bir hikâyeyle anlatıyor, okuyucuya yaşanmış bir deneyim hissi veriyor.
Adı Her Neyse, önceki iki kitapla uyumlu bir şekilde geçmişin ve geleceğin izini sürerken, sırların çözülmesiyle, tılsımlar sonlanıyor geriye Cumhuriyetin değerleri, Atatürk’ün ayak izleri kalıyor. Kurgunun akıcılığı ve detayları, okuyucuyu derinden etkiliyor.
Kitap, sadece gördüğümüzü var zannettiğimiz dünyadan daha derinlere inmemizi sağlıyor. Gözlerimizin göremediği pek çok şeyi ışıl ışıl aydınlatıyor.
Aşk, yaşanmışlıklar, yaşanamamışlar, can bağları, tarih, Adı Her Neyse…
