
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 24 yıl önce bugün, saat 03:02’de Sakarya, İzmit ve İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi kâbus dolu bir geceye uyandı. Hiç uyanamayacak olanlar ve bir daha kendilerinden haber alınamayanların yüreklerde bıraktığı acı aradan geçen 24 yıla rağmen hâlâ taze. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra bir kez daha akıllara gelen 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi, 20’nci yüzyılda Türkiye’nin yaşadığı en büyük felaketlerin başında geliyordu. 1999’da 17 binden fazla kişiyi hayattan koparan17 Ağustos, aslında yıllar önce de birçok kez can aldı. Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu, 17 Ağustos’ta meydan gelen tek büyük depremin 1999’daki Gölcük Depremi olmadığını Milliyet.com.tr’ye anlattı.
‘TARİHİMİZİN ‘BİLİNEN’ EN BÜYÜK DEPREMİ’
17 Ağustos hafızalara Gölcük Depremi’yle kazınsa da aslında bundan tam 355 yıl önce yani 1668 yılında meydana gelen Kuzey Anadolu Depremi de bu tarihte yaşanmıştı. Prof. Dr. Murat Utkucu’nun “Tarihimizin ‘bilinen’ en büyük depremi olarak ifade ettiği sarsıntının boyutları, aletsel verilerle ölçülememiş olsa da geride bıraktığı izlerden bugün hâlâ anlaşılıyor.Osmanlı Devleti’nin kayıtlarına göre 8 bin kişinin hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1668’deki depremin büyüklüğü bilim insanlarının tahminine göre 7.8 ila 8 arasındaydı. Prof. Dr. Utkucu, Bolu’dan Erzincan’a kadar büyük bir kırılmaya sebep olan Kuzey Anadolu Depremi’ni şöyle anlattı:
Daha önce aynı fayın, 1035 ve 1050 depremlerinde parça parça kırıldığının altını çizen Prof. Dr. Utkucu, fayın 1668’de tek parça kırılmasının nedenini,“Bir parça hareket ediyor yanındakini gerilmece yüklüyor sonra o diğerini, 3’üncü parça 4’ü derken hepsi birbirini tetikliyor”diyerek açıkladı.
17 AĞUSTOS, 1949’DA DA CAN YAKTI
17 Ağustos tarihli 3 büyük depremin 355 yıl içinde kaydedilmiş olmasının bir ‘rastlantı’ olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Murat Utkucu, pek bilinmeyen ama 17 Ağustos 1949’da, yerel saatle 20.43’te Bingöl Karlıova’yı vuran depreme de değindi. 6.8 büyüklüğünde olduğu ölçülen depremde 450 kişi hayatını kaybederken 3 bin 500 bina da hasar aldı. Prof. Dr. Utkucu, “Bu tarihlerin 17 Ağustos olması bir rastlantı. 17 Ağustos 1949 depremi Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın en doğusunu kırmış, Doğu Anadolu Fayı’yla bağlanan yerden 50 km batıya doğru kırık oluşmuştu. Karlıova-Yedisu arasındaki 17 Ağustos Depremi 6.8 büyüklüğüneydi. Ayrıca 1939 Erzincan Depremi kırığı tam merkeze kadar gelmedi. 13 Mart 1992’de Erzincan Merkez kırıldı. 1784 yılından beri doğu kısmı, Yedisu kırılmadı. Bu telefonun şarjının dolması gibi bir durum. Orası için şarj doldu. Mutlaka boşalacak ve yeniden de dolacak” dedi.
GÖLCÜK’TEKİ FACİA HÂLÂ HAFIZALARDA
Bilinen 17 Ağustos depremlerinin sonuncusu ise hafızlarda tazeliğini koruyan, 1999 Gölcük Depremi’ydi. Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre 7.4 büyüklüğündeki deprem, 5 şehirde binlerce insanı uykusunda yakalamıştı. 45 saniye süren sarsıntıların sonunda 112 bin 735 bina yıkıldı. Karanlık gecenin karanlık sabahında binlerce insan hayatını kaybetmiş, kimliği belirsiz ya da kayıp birçok depremzede kayıtlara geçmişti.
Toplamda 25 binden fazla kişinin hayatına mal olan 3 depremin de aynı güne denk gelmesiyle ilgili Prof. Dr. Murat Utkucu, “Bizim bilmediğimiz 5-10 bin yıl önce olan depremler de olabilir. 17 Ağustos’ta depremler olmuştur ama hep bu tarihte deprem olacak diye bir şey söylenemez. Şimdilik 3 adet 17 Ağustos depremi biliyoruz. Ancak buna sadece tesadüf diyebiliriz” diye konuştu.
‘TOPLASANIZ MARAŞ DEPREMLERİ KADAR EDER VEYA ETMEZ’
Deprem ülkesi Türkiye’de Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hatları’nın, Ege Bölgesi’ndeki faylara nazaran daha çok dikkat çekmesi ve bilim insanlarının o bölgeyle daha çok ilgilenmesinin doğru olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Utkucu, 6 Şubat depremlerinden örnekler vererek şu çarpıcı açıklamalarda bulundu:

SEYİRCİNİN TAKDİRİ SEKİZİNCİ FİLMİ ÇEKTİRDİ

Hızlıca İstanbul’un en iyi on mekanı arasına girdi : BEST LOUNGE THE BOSPHORUS

BERKAY’DAN HARBİYE’DE MÜZİK DOLU BİR GÖRSEL ŞÖLEN: “BU GECE BİTMESİN!”

13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, 13. yılında da sanat dünyasını İzmir’de bir araya getirdi. Haldun Dormen Sahnesi’nde, İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen tiyatro sanatçıları ve sanatseverlerin katılımıyla adeta bir yıldızlar geçidine dönüştü. Törene katılan konuklar arasında törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, İzzet Günay, Serpil Günseli, Zerrin Tekindor, Meltem Cumbul, Halit Ergenç ve Salih Güney yer aldı. Sanat danışmanı ve ödüllerin isim babası Haldun Dormen, yaptığı konuşmada Bedia Muvahhit’in sanat mirasını yaşatmanın onurunu dile getirdi. Gecede, ilk kez törene katılan Meltem Cumbul ve Halit Ergenç başarılı tiyatroculara ödüllerini takdim etti. Usta oyuncu Zerrin Tekindor ise Haldun Dormen Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. Tekindor, ödül konuşmasında salonda bulunan Halit Ergenç’e dönerek, “Bunu kim alsa çok kıskanırdım. Yani Halitçim, sen bile alsan kıskanırdım,” sözleriyle izleyicileri ve Ergenç’i güldürdü. Tören sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halit Ergenç, rol aldığı Kral Kaybederse dizisindeki imaj değişimi hakkında bilgi verdi. Ergenç, dizideki saçlarının hazırlanma sürecinin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü, temizlik sürecinin ise yarım saat aldığını belirtti. Meltem Cumbul ise dizi sektöründeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Gecede sahne müziğinden ışığa, kostümden dekor tasarımına kadar birçok alanda emek veren, özel ve devlet tiyatrolarından başarılı isimler ödüllendirildi. 13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, tiyatro sanatına katkı sunan isimleri onurlandırarak sanat dünyasına anlamlı bir gece yaşattı

Urla’da Gerçek Meşhur Bademli Kazandibinin Adresi: Urla Hisarönü Süt Tatlıları

İsmail Özkan’dan Yeni Şarkı: “Yalnız Adam” Yayında