
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Mimarlık hayatına 50’nci yaşında başlamış olmasına rağmen asırlara meydana okuyan sağlam ve görkemli yapılar inşa etti, üstelik bu yapıların hiçbiri depremden etkilenmedi. Osmanlı İmparatorluğu’nun baş mimarı olarak tanınan Mimar Sinan, birçok kişiye göre bir dahiydi. Yarattığı gösterişli eserlerle herkesi kendine hayran bırakan Mimar Sinan’ın aslında bir Türk olmadığı ölümünden sonra en çok konuşulan konuların başında geliyordu. Baş mimarın ölümünden tam 347 yıl sonra mezarı açıldığında yaşananlar ise bugün dahi gizemini korumaya devam ediyor.
BAŞ MİMAR’IN MEZARI NEDEN AÇILDI?
Mimarlık hayatına 49 yılda toplam 375 eser sığdıran Mimar Sinan, birçok kişi tarafından dahi olarak kabul ediliyor. Ünlü mimarın, eserlerini daha önce karşılaşılmamış matematik formülleri ve fizik kurallarını kullanarak oluşturması onun olağanüstü biri olarak görülmesine sebep oldu. Hatta bu olağanüstü durum bazı tarihçilere göre Mimar Sinan’ın aslında Türk olmadığını dahi düşündürttü.Özellikle 1900’lü yılların başında ortaya çıkan bu söylenti, 1935 yılında resmi bir kararla baş mimarın mezarının açılmasıyla tarihe karıştı. Ancak ünlü mimarın mezarının açılması önemli bir soru işaretini ortadan kaldırırken bir başka gizemli sonuca yol açtı. ‘Mimar Sinan’ın Kayıp Kafatası’ adlı kitabın yazarı,Mimari ve Restorasyon UzmanıHakan Sökmen Mimar Sinan’ın mezarının açılma sebebini şu şekilde özetledi:
O dönem Mimar Sinan’ın mezarının açılmasıyla yetkilendirilen isimler aslında pek de yabancı değildi. Bugünkü adıyla Türk Tarih Kurumu olan Türk Tarihi Tetkiki Kurumu adına Hasan Cemil Çambel, Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan ve Şevket Aziz Kansu Mimar Sinan’ın mezarını açarak kafatasını çıkarmıştı.
KAFATASININ ŞEKLİ HER ŞEYİ ORTAYA ÇIKARDI
Hakan Sökmen, Mimar Sinan’ın kafatasının çıkarılıp tetkik edilmesi sonrası dönem gazetelerine yansıyan haberlere de değindi. Sadece ulusal değil, uluslararası bir mesele haline gelen dahinin Türk olup olmadığına artık kesin olarak bir cevap verilmişti. Mimar Sinan’ın mezarının açıldığı hafta yayımlanan bir gazetede şöyle bir habere yer alıyordu:
‘O MÜZE HİÇBİR ZAMAN AÇILMADI’
Mimar Sinan’ın mezarında yapılan incelemeler sonucunda dahi ismin Türk olup olmadığı netliğe kavuşsa da Osmanlı’nın baş mimarının kafatasının kaybolduğuna yönelik çıkan haberler zaman içerisinde büyük bir gizeme evrildi.Sergilenmesi düşünülürken kaybolan kafatasının nerede olduğunun hâlâ bir sır olduğuna dikkat çeken Hakan Sökmen, Mimar Sinan’ın kafatasıyla ilgili şu çarpıcı bilgileri paylaştı:
ATATÜRK’TEN ÖZEL NOT
Yapılan tüm incelemelerin ardından Mimar Sinan’ın Türk olduğu kanıtlandığında Türk Tarih Kurumu yetkilileri Mustafa Kemal Atatürk‘ün yanına giderek durumu heyecanla anlatmıştı. Dahinin Türk olduğunun kanıtlanmasına çok memnun olduğunu ifade eden Atatürk ise 2 Ağustos 1935 saat 22.50 tarihli notunda Mimar Sinan’ın heykelinin dikilmesi için emir vermişti.

SEYİRCİNİN TAKDİRİ SEKİZİNCİ FİLMİ ÇEKTİRDİ

Hızlıca İstanbul’un en iyi on mekanı arasına girdi : BEST LOUNGE THE BOSPHORUS

BERKAY’DAN HARBİYE’DE MÜZİK DOLU BİR GÖRSEL ŞÖLEN: “BU GECE BİTMESİN!”

13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, 13. yılında da sanat dünyasını İzmir’de bir araya getirdi. Haldun Dormen Sahnesi’nde, İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen tiyatro sanatçıları ve sanatseverlerin katılımıyla adeta bir yıldızlar geçidine dönüştü. Törene katılan konuklar arasında törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, İzzet Günay, Serpil Günseli, Zerrin Tekindor, Meltem Cumbul, Halit Ergenç ve Salih Güney yer aldı. Sanat danışmanı ve ödüllerin isim babası Haldun Dormen, yaptığı konuşmada Bedia Muvahhit’in sanat mirasını yaşatmanın onurunu dile getirdi. Gecede, ilk kez törene katılan Meltem Cumbul ve Halit Ergenç başarılı tiyatroculara ödüllerini takdim etti. Usta oyuncu Zerrin Tekindor ise Haldun Dormen Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. Tekindor, ödül konuşmasında salonda bulunan Halit Ergenç’e dönerek, “Bunu kim alsa çok kıskanırdım. Yani Halitçim, sen bile alsan kıskanırdım,” sözleriyle izleyicileri ve Ergenç’i güldürdü. Tören sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halit Ergenç, rol aldığı Kral Kaybederse dizisindeki imaj değişimi hakkında bilgi verdi. Ergenç, dizideki saçlarının hazırlanma sürecinin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü, temizlik sürecinin ise yarım saat aldığını belirtti. Meltem Cumbul ise dizi sektöründeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Gecede sahne müziğinden ışığa, kostümden dekor tasarımına kadar birçok alanda emek veren, özel ve devlet tiyatrolarından başarılı isimler ödüllendirildi. 13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, tiyatro sanatına katkı sunan isimleri onurlandırarak sanat dünyasına anlamlı bir gece yaşattı

Urla’da Gerçek Meşhur Bademli Kazandibinin Adresi: Urla Hisarönü Süt Tatlıları

İsmail Özkan’dan Yeni Şarkı: “Yalnız Adam” Yayında