
Prof. Şükrü Ersoy, Ahmet Hakan’ın Tarafsız bölge programında şu açıklamalarda bulundu:
İstanbul’da en sağlam alan Haliç’ten kuzeyedoğru Başakşehir’e kadar olup Sarıyer’e kadar olan alan Türkiye’nin en sağlam kayaçları sayılabilecek olan bölge. Bu ilçeler; Sarıyer, Başakşehir, Eyüp’ün bir kısmı, Kağıthane’nin bir kısmı, Şişli, Beşiktaş zemin olarka iyi. Anadolu Yakası genel olarak sağlam, Anadolu Yakası’nda kayaçların üzerinde çürümüş bir yer var, onu ayırt etmek lazım. Saf sert bir kayaysa, ayrışma olmamışsa üzerinde sağlam bir kayadır. Şile, kısmen iyi. Çekmeköy ve Beykoz iyi sayılabilecek yerler. Üsküdar, Ümraniye, Kadıköy, Ataşehir iyi ama Maltepe, Kartal gibi yerlerin kıyı kesimler iyi değil, iç kesimleri daha iyi. Düz alanlar iyi değil. Sancaktepe, Sultanbeyli’de tepe kısımlar iyi Tuzla’ya dahil olmak üzere ama sahil kesimlerinde ve dere yataklarında problemler var. Siz evi aldığınız zaman gidip belediyeye soracaksınız, ben nasıl bir yerde oturuyorum diye? Uygun alanlar var, önlemli alanlar var. İstanbul’un jeoloji haritası belediyelerdeki çok sağlıklı, ehli insanlar yaptı ben biliyorum. Avrupa Yakası’nda Büyükçekmece, Küçükçekmece, Beylikdüzü, Acvılar, Bakırköy, Zeytinburnu, Fatih, Güngören, Esenler, Bağcılar buraların zeminleri kötü. Burada zemin sorunlu, yapı stoklarıda sorunlu. Riskin en fazla olduğu yerler. Nufüs yoğunluğu fazla, yapılar kötü, zemin kötü yani orada bir müdahale ekibin çok zorlanacağını düşünüyorum zaten müdahale ekipleri İstanbul’a yetmeyebilir. Esenyurt’da yapılan gökdelende Şişli’de Maslak’ta yapılan gökdelenler depreme karşı ayrı sınavlar verecek. Dolayısıyla o gökdelenler zeminden kaynaklanarak zarar görebilir. Hatay’da Amit Ovası üzerindeki yüksek binaların sorunu oydu, zemine dayanamadılar. Zemine dayanamadıkları için ya yıkıldı, ya çöktüler. Eğer bina yapıyorsanız, binayı suyla buluşturmayacaksınız temelde. Sudan arındırmanız gerekiyor. Onu bir nevi boğçalamanız gerekiyor. Hani diyoruz ya bodruma indim, demirler paslıydı. Sudan uzak tutacaksın orayı. Yüzde 100 hazırlıklı olsak bile İstanbul’da gerçekleşecek depremde zarar göreceğiz. Yapılan işlemler göreceğimiz zararları azaltacak işlemler olacak. İstanbul’da yaşayan nüfus bile zarar görebilirliği arttıyor. Bu kadar nüfusu kontrol etmek, yönetmek, depreme karşı korumak kolay değil.
BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİNDE NE OLACAK?
1999 depreminden sonra bilim insanları dedi ki %65 olasılıkla 30 yıl içerisinde 7’den büyük bir deprem İstanbul’da yaşanacak. Büyüklük kötüsünde seçilen en kötü senaryo 7.5 olacak. İstanbul’da 1509 depreminin 7.7 büyüklüğünde olabileceği düşünülüyor. O zaman aletsel dönem değil, ölçülemediğimi için 7.7 olduğu tahmin ediliyor. Deprem süresi, kırılma boyuna göre değişebilir. İTÜ’nün bir bu konuda senaryosu vardı. 40 km kırıldığı sürece 7.2 verecek şeklinde bir açıklaması vardı. Süre vermemişlerdi ama 7.2’de 35-40 saniye sürer.
ÖNLEM OLARAK NELER YAPMAK GEREKİYOR?
İstanbul’da gelecek depremlerde yıkımları, zararları nasıl azaltabiliriz, onun acil önlemlerini yapmak gerekiyor. Kısa, orta ve uzun vadeli olarak. Kısa vadede ne yapmak gerekiyor, Bu depremde gördüğümüz yıkımlardan ders almak gerekiyor. Mesela cadde boyu işyerleri var. Cadde boyu işyerlerinin hepsi yıkılmış,üstünde yıkılan konut yok. Üstte oturanın ne suçu var? Aşağıda yıkılan bir işlem yaptırmış, bina yıkılmış, üstte oturuyor. Binaya giremiyorsunuz, niye? Her an yıkılabilir diye giremiyorsunuz. Bunları hep konuşmamız gerekiyor.
‘5 AYDA OLMASI GEREKEN DEPREM 3 HAFTADA GERÇEKLEŞTİ’
1 yılda yaklaşık 2 den büyük 24 bin tane deprem olur ortalama değer olarak. Aylık ortalama 2 bin deprem demek. 10 bin küsür depremi 2 bine böldüğünüzde 5 ay yapar. Normal koşullarda 5 ayda olması gereken deprem 3 haftada gerçekleşti. Bu tabi büyük depremin normal sürecinde gerçekleşiyor. Büyük depremi yaşadık yerin bir düzene girmesi için mutlaka artçılarında meydana gelmesi gerek. Deprem bir an değil bir süreçtir. Yerin dengelenmesi için artçıların meydana gelmesi gerekiyor.
Bugünkü Malatya’da yaşanan 5.6 büyüklüğündeki depremde bu bölgenin büyük depremler nedeniyle gerilim içinde olmasından kaynaklanarak bir deprem oluşturdu. Buna artçı diyebiliriz. Gerçi merkezüssü bakımından tam bir fayın üzerine oturmuyor, Doğanşehir’den gelen bir fayın Kuzeydoğu ucuna denk geliyor, AFAD’da öyle açıkladı zaten.
Bütün diri fay haritalarını yapan kurumumuz MTA grubumuzdur. MTA diri fay haritasında Türkiye’de yaklaşık 500 tane deprem oluşturabilir fay çizilmiş, bunların hepside 5.5’dan büyük deprem oluşturabilir. Biz bu sayıyı 1992 yılında 150 biliyoruduk. 1992’den bu yana çalışmalarımızda bu sayı 500’e çıktı. Türkiye’nin deprem tehlikesi yani kendiliğinden 3,5 kat arttı.
MALATYA’DAKİ DEPREM YENİ BİR FAY HARİTASINA MI İŞARET EDER?
Bir anlamda bizim bilmediğimiz fay denilebilir. Biz MTA’nın hazırlamış olduğu diri fay haritasını baz alıyorsak, onun üstünde görmeyi bekliyoruz. Bu depremler biraz yapısal olarak fay zonlarını zorladı. Hakikaten zor dönemler yaşıyoruz. Biraz sabretmemiz lazım. Bu depremin İstanbul depremini öne çekmesi mümkün değil. Biz 4 büyüklüğündeki bir depremi sabit bir yerde ayak üstünde duruyorsak hissedebilir. 5 büyüklüğündeki bir depremde onun 30 katı olur.

SEYİRCİNİN TAKDİRİ SEKİZİNCİ FİLMİ ÇEKTİRDİ

Hızlıca İstanbul’un en iyi on mekanı arasına girdi : BEST LOUNGE THE BOSPHORUS

BERKAY’DAN HARBİYE’DE MÜZİK DOLU BİR GÖRSEL ŞÖLEN: “BU GECE BİTMESİN!”

13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, 13. yılında da sanat dünyasını İzmir’de bir araya getirdi. Haldun Dormen Sahnesi’nde, İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen tiyatro sanatçıları ve sanatseverlerin katılımıyla adeta bir yıldızlar geçidine dönüştü. Törene katılan konuklar arasında törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, İzzet Günay, Serpil Günseli, Zerrin Tekindor, Meltem Cumbul, Halit Ergenç ve Salih Güney yer aldı. Sanat danışmanı ve ödüllerin isim babası Haldun Dormen, yaptığı konuşmada Bedia Muvahhit’in sanat mirasını yaşatmanın onurunu dile getirdi. Gecede, ilk kez törene katılan Meltem Cumbul ve Halit Ergenç başarılı tiyatroculara ödüllerini takdim etti. Usta oyuncu Zerrin Tekindor ise Haldun Dormen Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. Tekindor, ödül konuşmasında salonda bulunan Halit Ergenç’e dönerek, “Bunu kim alsa çok kıskanırdım. Yani Halitçim, sen bile alsan kıskanırdım,” sözleriyle izleyicileri ve Ergenç’i güldürdü. Tören sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halit Ergenç, rol aldığı Kral Kaybederse dizisindeki imaj değişimi hakkında bilgi verdi. Ergenç, dizideki saçlarının hazırlanma sürecinin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü, temizlik sürecinin ise yarım saat aldığını belirtti. Meltem Cumbul ise dizi sektöründeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Gecede sahne müziğinden ışığa, kostümden dekor tasarımına kadar birçok alanda emek veren, özel ve devlet tiyatrolarından başarılı isimler ödüllendirildi. 13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, tiyatro sanatına katkı sunan isimleri onurlandırarak sanat dünyasına anlamlı bir gece yaşattı

Urla’da Gerçek Meşhur Bademli Kazandibinin Adresi: Urla Hisarönü Süt Tatlıları

İsmail Özkan’dan Yeni Şarkı: “Yalnız Adam” Yayında