
Düzce’nin Gölyaka ilçesinde 23 Kasım’da meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin yankıları devam ediyor. Şu ana kadar deprem anı ve sonrasına ilişkin pek çok iddia ortaya atıldı. Özellikle sosyal medyada çok konuşulan bu iddialar arasında en dikkat çekici olan ise Gölyaka’daki bir artezyen su kuyusunda oluşan görüntü de vardı. Yanan suyu görenler gözlerine inanamadı, sudan çıkan alevler çevredekiler tarafından kayıt altına alındı. Bölgede yaşayan birçok kişi kuyunun 2013 yılında tarlaları sulamak amacıyla açıldığını söylerken, İHA’ya konuşan Cemalettin Sivil, “105 metre derinden çıkan bir su çakmak çakıldığında yanıyor. Bu su 1999 depreminden sonra çıkarıldı. Daha önce buna yakın bir yerde artezyen vardı fakat 1999 depreminden sonra onun suyu bitti. Sonrasında bu bölgeye sondaj vuruldu ve bu su çıkmaya başladı” dedi. Peki bu suyun gizemi ne? Uzmanlara sorduk.
‘FAY HAREKETİ SIRASINDA YAŞANMIŞ OLABİLİR’
Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu, depremden bir hafta sonra kaynamaya ve köpürmeye başlayan suyla ilgili açıklamalarda bulundu. Depremi oluşturan fay hareketi esnasında radon ve metan gibi gaz çıkışları olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Utkucu, “Yer altı suyuna kabarcıklar ya da baloncuklar halinde karışabilirler. Radon yanıcı bir gaz değil. Ancak metan gazı alevlenebilir. Su yer yüzeyine ulaştığında kabarcıklardaki metan gazı havaya karışabilir. Çakmakla ya da kıvılcımla bu havaya karışan bu gaz yanıp alevlenmiş olabilir”bilgisini paylaştı.
‘BAŞKA GAZLAR DA AÇIĞA ÇIKIYOR’
Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Fizikokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Teker deGölyaka’da deprem sonrası artezyen kuyusuna çakmak çakıldığında ortaya çıkan alevlenmeyle ilgili farklı gazların açığa çıkmış olabileceğine işaret etti. Prof. Dr. Teker, “Deprem sırasında metan gazı ile birlikte radyoaktif radon gazı da ortaya çıkmış olabilir. Radon yüzeyde biriktiğinden radyasyon ölçümleriyle seviyesi belirlenebilir. Depremde metan ve radonun yanı sıra hidrojen sülfür gazı da açığa çıkabilir” diye konuştu.
Deprem sırasında ortaya çıkan hidrojen sülfür gazının yeraltında organik kalıntıların bozulmasıyla oluştuğunu belirten Prof. Dr. Teker, metan gazı dışında karbonmonoksitten çok daha zehirli olan hidrojen sülfürün de yanıcı etkisini vurguladı. Prof. Dr. Teker ayrıca artezyenden ortaya çıkan metan gazının su ile reaksiyon vermeyeceğini, sadece tutuşturulduğunda yanacağını söyledi.
DEPREMİN HABERCİSİ Mİ?
Peki deprem sonrası ortaya çıkan enerji ve çeşitli gazlar deprem olmadan önce de ortaya çıkarak depremin habercisi olabilir mi? Prof. Dr. Murat Utkucu, 5.9’luk deprem sonrası ortaya çıkan gazla ilgili, “Bu tür olaylar deprem sonrası ya da öncesi olabilir. Özellikle radon gazı çıkışı ya da çıkış miktarındaki artış depremleri tahminde kullanılan bir belirteç. Ancak çok sayıda ve türde belirteç gözlenirse deprem tahmin edilebilir. Sadece gaz belirtecinin pozitif olması deprem tahmininde yeterli değil. Çok sayıda ve türde belirtecin pozitif olması bile kesin bir deprem olacağı anlamına gelmez” açıklamasında bulundu.
Bu yolla tahmin edilen ama gerçekleşmeyen depremler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Utkucu, kaynayan ve alevlenen artezyenin, 5.9 büyüklüğündeki depremde kırılan fay civarında olduğunu da sözlerine ekledi.
‘DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR’
Prof. Dr. Murat Utkucu, depreme karşı alınacak önlemlerle ilgili de konuştu. Son olan 5.9 büyüklüğündeki depremin, 12 Kasım 1999’da meydana gelen 7.1 büyüklüğündeki Düzce depremi düzeyinde bir yer hareketi ya da sarsıntı ürettiğini belirten Prof. Dr. Utkucu, “Güncel depremdeki kayıplarımız öncekiyle karşılaştırılamayacak kadar az”vurgusunu yaptı.
Prof. Dr. Utkucu, kayıpların az olmasının Düzce’deki yapıların büyük kısmının 1999 depremi sonrası, yeni inşa yönetmeliklerine uygun yapılmasıyla ilgili olduğunu söyledi. Utkucu, vatandaşların yaşadığı deprem korkusuyla ilgili “Deprem öldürmez, bina öldürür” dedi. Depremden sonra hangi gazların ortaya çıktığı henüz net olarak bilinmiyor. Su kuyusunda çıkan gazlarla ilgili ise araştırmalar sürüyor.

SEYİRCİNİN TAKDİRİ SEKİZİNCİ FİLMİ ÇEKTİRDİ

Hızlıca İstanbul’un en iyi on mekanı arasına girdi : BEST LOUNGE THE BOSPHORUS

BERKAY’DAN HARBİYE’DE MÜZİK DOLU BİR GÖRSEL ŞÖLEN: “BU GECE BİTMESİN!”

13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, 13. yılında da sanat dünyasını İzmir’de bir araya getirdi. Haldun Dormen Sahnesi’nde, İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen tiyatro sanatçıları ve sanatseverlerin katılımıyla adeta bir yıldızlar geçidine dönüştü. Törene katılan konuklar arasında törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, İzzet Günay, Serpil Günseli, Zerrin Tekindor, Meltem Cumbul, Halit Ergenç ve Salih Güney yer aldı. Sanat danışmanı ve ödüllerin isim babası Haldun Dormen, yaptığı konuşmada Bedia Muvahhit’in sanat mirasını yaşatmanın onurunu dile getirdi. Gecede, ilk kez törene katılan Meltem Cumbul ve Halit Ergenç başarılı tiyatroculara ödüllerini takdim etti. Usta oyuncu Zerrin Tekindor ise Haldun Dormen Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. Tekindor, ödül konuşmasında salonda bulunan Halit Ergenç’e dönerek, “Bunu kim alsa çok kıskanırdım. Yani Halitçim, sen bile alsan kıskanırdım,” sözleriyle izleyicileri ve Ergenç’i güldürdü. Tören sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halit Ergenç, rol aldığı Kral Kaybederse dizisindeki imaj değişimi hakkında bilgi verdi. Ergenç, dizideki saçlarının hazırlanma sürecinin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü, temizlik sürecinin ise yarım saat aldığını belirtti. Meltem Cumbul ise dizi sektöründeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Gecede sahne müziğinden ışığa, kostümden dekor tasarımına kadar birçok alanda emek veren, özel ve devlet tiyatrolarından başarılı isimler ödüllendirildi. 13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, tiyatro sanatına katkı sunan isimleri onurlandırarak sanat dünyasına anlamlı bir gece yaşattı

Urla’da Gerçek Meşhur Bademli Kazandibinin Adresi: Urla Hisarönü Süt Tatlıları

İsmail Özkan’dan Yeni Şarkı: “Yalnız Adam” Yayında