
Günde 1,5–2 litre su sağlıklı bireyler için öneriliyor. Peki kalp veya böbrek hastaları ne kadar su içmeli? Gece yatmadan su içmek kalbi gerçekten korur mu? İşte yanıtlar…
Fazla su içmenin her zaman faydalı olmayabileceğini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın uyarıyor, “Sağlıklı birey fazla suyu böbrekleriyle atabilir. Ancak kalp ve böbrek yetmezliği olanlarda bu durum hayati risk taşır. Aslında vücut fazla suyu uzun süre tutmaz, idrarla atar. Ancak her atışta belli bir miktar sodyum, potasyum, kalsiyum gibi elektrolitler kaybolur. Dolayısıyla bu uzun süre tekrarlandığında bu elektrolit miktarında düşme olabilir. Fazla suyun normal çalışan vücutta etkisi elektrolit kaybından öteye gitmez ancak eğer kişinin kalp yetmezliği varsa, kişinin böbrek yetmezliği varsa fazla su alımı ve bunun devam edilmesi hayati düzeyde tehlike oluşturabilir. Bu konuda zaten bu hasta grubuna gerek nefroloji gerekse de kardiyoloji tarafından uyarılar yapılır. Bu hastaların sıvı ve su alımı günlük onların bazal ihtiyaçlarına göre ayarlanır.“ dedi.
Kalp ilaçları kullananlar dikkat!
Özellikle idrar söktürücü ilaçlara değinen Prof. Dr. Ünal Aydın, “Kalp ilaçları arasında özellikle idrar söktürücüler dikkat ister. Vücutta fazla su tutulmasına bağlı ödem oluşur, bu yüzden idrar söktürücüler fazla suyun atılmasını sağlar. Ancak kişi, böbrek yetmezliği ya da ileri düzey kalp yetmezliği yoksa mutlaka günlük bazal su ihtiyacını karşılamalıdır. Ortalama 1,5–2 litre suyu içmek gerekir.” Şeklinde konuştu.
Kimler çok su içmeli, kimler az su içmeli?
Prof. Dr. Ünal Aydın verdiği önemli bilgilere şu sözlerle devam etti:
“Az su içmesi gereken grup aslında çeşitli endokrin ve metabolik hastalıkları olan kişiler ile kalp hastalarıdır. Örneğin ileri kalp yetmezliği olan bireylerde vücutta su tutulma eğilimi vardır ve bu su tutulumu zaten yüksek seviyededir. Dolayısıyla bu hastaların su tüketimi mutlaka bazal seviyede, yani ihtiyaç kadar olmalı ve fazlası sınırlandırılmalıdır. Hatta bu dengenin sağlanabilmesi için günlük kilo takibi gerekebilir. Evde her gün tartılarak, alınan kiloya göre su tüketimini ayarlamak mümkündür. Ancak her durumda minimum miktarda su içilmesi şarttır; bundan daha fazlası ise özellikle kalp yetmezliği olan hastalarda ciddi risk oluşturur.
İkinci grubu böbrek yetmezliği olan hastalar oluşturur. Bu grup da diyalize girenler ve girmeyenler olarak ikiye ayrılır. Ancak her iki durumda da su tüketimi son derece dikkatli yapılmalıdır. Bu hastalar için nefroloji uzmanları zaten kişiye özel rehberlik ve öneriler sunar. Yine de temel prensip, böbreğin suyu vücuttan atma kapasitesine göre tüketimi ayarlamaktır: Ne fazla ne de eksik. Dolayısıyla nefroloji hekimlerinin önerileri doğrultusunda hareket etmek büyük önem taşır. Bununla birlikte, böbrek yetmezliği olan hastaların her koşulda günlük minimal sıvı ihtiyaçlarını karşılamaları gerektiği unutulmamalıdır.
Peki, kimler çok su içmelidir? Burada öne çıkan grup spor yapanlar, güneş altında çalışanlar, inşaat ya da tarla gibi ağır fiziksel efor gerektiren işlerde çalışanlardır. Bu kişilerde terleme yoluyla çok yüksek miktarda sıvı kaybı olur. Eğer bu kayıp yerine konmazsa ciddi su azlığına bağlı sağlık sorunları gelişebilir.”
Vücudun verdiği sinyallere dikkat!
Prof. Dr. Ünal Aydın, vücudun susuzluk ya da fazla suya dair sinyaller verdiğini hatırlatarak, “Normal metabolizmada fazla su alındığında böbrekler aracılığıyla atılır. Az su tüketildiğinde ise susama hissi devreye girer. Bunun dışında idrar renginin koyulaşması da vücudun susuz kaldığının en önemli göstergesidir. Susamasak bile idrar koyuyla mutlaka su içmek gerekir.” Dedi.
Sabah kalkar kalkmaz su içmek kalbe faydalı mı?
Prof. Dr. Aydın, bu konuda toplumda yanlış bilinenlere dikkat çekti:
“Sabah aç karnına su içmenin kalp krizi riskini azalttığına dair güçlü bilimsel kanıt yok. Ancak gece boyunca vücudun susuz kalması nedeniyle sabah su içmek faydalıdır. Bu alışkanlık, dolaşımı düzenler, kanın akışkanlığını artırır, böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır. Yani doğrudan kalbi koruduğu kesinleşmiş değil ama vücudu güne hazırlayan ve kalbin yükünü hafifleten yararlı bir davranıştır.”
Yeterli su içmek kalp krizi riskini azaltır mı?
Bu soruya da Prof. Dr. Aydın şöyle yanıt verdi:
“Su içmenin kalp krizini önlediğine dair kesin bir klinik kanıt yok. Ancak bazı gözlemsel çalışmalar, düzenli ve yeterli su içenlerde kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinin daha düşük olduğunu göstermiştir. Bunun sebebi, iyi hidrasyonun kanın akışkanlığını artırması, pıhtı oluşumunu zorlaştırması ve damar sağlığını desteklemesidir. Ayrıca yakın dönemde yapılan araştırmalar, uzun vadede yeterli sıvı alan kişilerin kalp yetmezliği riskinin daha düşük olabileceğini ortaya koyuyor. Yani su tek başına bir koruyucu değil, ama sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır.”
Susuz kalmak kalp ritmini ve tansiyonu nasıl etkiler?
Prof. Dr. Aydın, susuzluğun kalp ve damar sistemi üzerindeki etkilerini ise şöyle anlattı:
“Vücudun sıvı dengesi bozulduğunda, yani susuz kaldığımızda kan hacmi azalır. Bu da kalbin pompalaması gereken kan miktarını düşürür. Damarlar daralır, kalp atım hızı artar. Böylece tansiyon düşüklüğü ve çarpıntı görülebilir. Özellikle yaşlılarda ve kalp hastalarında bu tablo daha belirgin olur. Bilimsel çalışmalar, yetersiz sıvı alımının ritim bozukluklarını tetikleyebildiğini ve ani tansiyon dalgalanmalarına yol açtığını ortaya koyuyor. Basit gibi görünen susuzluk, kalp sağlığı açısından ciddi bir risk faktörüdür.”
Gece su içmek kalp ritim bozukluğu için faydalı mı, zararlı mı?
Prof. Dr. Aydın, gece su içmenin kalp ritmi üzerindeki etkilerine dair şunları söyledi:
“Toplumda sıkça duyduğumuz bir inanış var: ‘Gece yatmadan önce su içmek kalp ritmini düzenler.’ Ancak bununla ilgili elimizde güçlü bilimsel kanıt yok. Fazla miktarda gece su içmek, sık idrara çıkmaya (noktüri) yol açarak uykunun bölünmesine sebep olur. Oysa kaliteli uyku, kalp sağlığının en önemli koruyucularından biridir. Uykusu sık bölünen kişilerde ritim bozuklukları ve tansiyon dalgalanmaları daha sık görülebilir.
Öte yandan, bazı ritim bozukluğu hastalarında susuz kalmak da çarpıntıyı tetikleyebilir. Bu nedenle gece çok su içmek doğru değil, ama tamamen susuz kalmak da sakıncalı olabilir. En doğru yaklaşım, gündüz yeterli su içmek, gece ise uyku düzenini bozmayacak ölçüde su tüketmektir. Ritim problemi olan kişilerin bu konuda mutlaka doktorlarının tavsiyesine uyması gerekir.”