Uzman Dr. Dermatolog Özge Yöntem, bıçak altına yatmadan da gençleşmenin mümkün olduğunu ve yöntemlerini açıkladı.
Ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemleri son dönemlerde hastalarımız tarafından en çok tercih edilen uygulamalar oldu.
Ameliyattan korkan, ameliyat sonrası iyileşme dönemini yaşamadan günlük hayatına hızlı bir şeklide dönmek isteyen çok sayıda hastamız var.
Ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemleri; ağrısız yada minimal ağrılı bir işlem sürecinin olduğu, tek yada 2-3 seans gerektirebilen, işlem sonrası (eğer iğneli bir işlem ise) hafif morlukların ve ödemin görülebildiği, hastaya günlük hayatına hızlıca dönebilme konforunu sağlayan (kimi uygulamalarda işlemden hemen sonra günlük hayata dönülebilir) , kişinin yüzünün şeklini değiştirmeden doğal bir anti aging imkanı sunan, yaşımın iyisi olmak istiyorum diyen hastalarımız için en ideal tedavi yöntemleridir.
Peki bu sihirli tedavi yöntemleri nelerdir? Uzm. Dr. Dermatolog Özge Yöntem açıkladı;
En başta pek çoğunuzun aşina olduğu Botulinum toksin uygulamaları yani botoks geliyor, ardından Dolgu enjeksiyonları
Biostimulan dolgular ile sıvı yüz germe uygulamaları
Altın iğne radyofrekans
Lazer işlemleri
Fokus ultrason (HIFU)
Bu tedavi yöntemleri hastalarımızın yüzlerinin ihtiyacına göre değişebiliyor ve farklı tedavi kombinasyonları kullanılabiliyor.
Örneğin kırışıklık ön planda ise: botulinum toksin, biostimulan dolgular,yarı çapraz bağlı hyalüronik asit içeren gençlik aşısı olarak tabir edilen mezoterapi ürünleri, lazer işlemleri (benim en çok memnun kaldığım bb lazer (broad band light laser), altın iğne radyofrekans, fokus ultrason (HIFU) işlemlerini tercih ediyoruz.
Eğer ki yüzde sarkma ön planda ise; yine altın iğne radyofrekans, Bb lazer ve HIFU işlemini (tek başına yada biostimulan dolgularla kombine bir şekilde) uygulanabilir diyen Dermatolog Özge Yöntem;
“HIFU işlemi ameliyatsız yüz germe olarak da sıklıkla duyabileceğiniz, odaklanmış ultrason dalgalarının derinin hedeflenen tabakalarına gönderilmesi ile ciltteki kırışıklıkları, sarkmaları, göz kapağı düşüklüklerini tedavi eden, cildin alt tabakalarından üst tabakalarına kadar her katmanında çalışan, ağrısız acısız bir cilt gençleştirme yöntemidir.Tek seanslık bir işlem olup etki süresi 2 yıla kadar uzayabilmektedir.İşlem süresi ortalama 45 dk dır ve hastalarımız hemen işlem sonrasında günlük hayatlarına dönebilirler. Ağrı, kızarıklık, ödem gibi yan etkilerle karşılaşılmaz” diyor.
Altın iğne radyofrekans: uçlarındaki nano iğneler vasıtasıyla radyofrekans enerjisini cilt altına gönderen bu sayede kolajen uyarımı yapan, cildi sıkılaştıran, ince kırışıklıkları gideren, akne izlerini, vücut çatlaklarını tedavi eden bir uygulamadır. 1 ay ara ile 3-6 seans yapılır. İşlem süresi 30 dk dır.Tek dezavantajı, diğer uygulamalara nazaran bir miktar ağrılı olmasıdır. Bu ağrı kullanılan lokal anesteziklerle oldukça aza indirgenir. Hekiminizin kullandığı radyofrekans cihazının teknolojisi de ağrı konusunda belirleyici bir faktördür.
Bb lazer işlemi, geniş bant lazer teknolojisi sayesinde düşük enerji ile cilt altına etki edebilen ve farklı nanometrik filtreleri sayesinde çok çeşitli cilt problemlerinde etkin bir şekilde kullanılan bir lazer işlemidir.Cilt kırışıklıkları, yüzdeki sarkmalar, boyun ve dekolte yaşlanması, el üzerindeki leke ve kırışıklıklar, yüzdeki lekeler, kızarıklıklar,aknelerin tedavisinde kullanılır. Ortalama 3-4 seans ,15 gün-1 ay aralıklarla yapılır.
Peki hangi cilt gençleştirme uygulamaları yaz-kış yapılmaya uygundur derseniz: botulinum toksin uygulamaları, dolgu enjeksiyonları, biostimulan dolgular ile sıvı yüz germe uygulamaları, gençlik aşısı, altın iğne radyofrekans işlemi ve HIFU uygulamaları yaz –kış güvenle uygulayabildiğimiz ,yıllardır etkinliğini ve yetkinliğini ispat etmiş uygulamalardır.
Villa Palace Kuaför Salonu açılışında kadına ve çocuğa şiddete karşı tepki
Muhteşem defileye ünlü akını
Ünlü tasarımcı Menelaos Theodosiades, İstanbul’da büyüledi
Ünlü tasarımcı Menelaos Theodosiades, İstanbul’da büyüledi
Ünlü Tasarımcı Menelaos Theodosiades, İstanbul’da Büyüledi
Opera sanatçısı Şebnem Ünal: “Bugün opera sanatçısı, opera dillerine hakim olmak zorunda”