Son çıkış! Eyvah suyumuz tükeniyor

Son çıkış! Eyvah suyumuz tükeniyor
14 Ağustos 2023 Gündem Google News

Çiğdem Yılmaz – Gülden Çoktan /Dünyanın en büyük sorunlarından biri küresel iklim değişikliği ve aşırı sıcaklar. Türkiye için de en büyük tehlike kuraklık. Özellikle bu yıl, ‘El Nino’ etkisiyle Türkiye’de sıcaklık ve kuraklık fazlasıyla hissediliyor. Kuraklık ise en çok su kaynaklarını tehdit ediyor. İstanbul’daki barajlarındoluluk oranı yüzde 35’in altına düşerken, Türkiye’de genelindeki tüm göller ise kuruma tehdidi altında. Uzmanlar ise, bir an önce kuraklığa karşı önlem alınmasını, su kaynaklarıyla ilgili kanunun çıkarılmasını ve suyun tek elden yönetilmesi gerektiğini söylüyor.

KURAKLIK, SICAKLIK

El Nino ve La Nina, normal koşulları bozan iki karşıt iklim modeli. Her ikisinin de hava durumu, orman yangınları ve ekosistemler üzerinde küresel etkileri olabiliyor. Bu yıl ise dünya genelinde El Nino etkisi görülüyor. CNN TÜRK Meteoroloji Danışmanı Prof. Dr. Orhan Şen de, El Nino’nun Türkiye üzerindeki etkisini anlattı. Prof. Dr. Şen, “El Nino ya da La Nina olur. Doğu Pasifik’teki sahillerde deniz yüzey su sıcaklığının artması ya da azalmasına bağlı olarak El Nino ya da La Nina olur. Eğer Doğu Pasifik’teki deniz su sıcaklığı artarsa, buna El Nino azalırsa da La Nina diyoruz.

Bu yıl oradaki deniz su sıcaklığı nisan ayından beri artmaya başladı. Orada oluşan meteorolojik olayın bütün dünyaya etkisi oluyor. El Nino dünyada kuraklık ve doğal afetlerde artışa neden oluyor. Muson yağışlarının artması ve meydana gelen seller, Hawaii’deki, İspanya’daki ve Türkiye’deki orman yangınları, Çin’deki seller bunların nedeni hep aşırı sıcaklıklar. Bu sıcaklıklar da 2024 Nisan ayına kadar devam edecek. Türkiye’de de El Nino etkisi daha çok sıcaklık ve kuraklık şeklinde görülüyor. Türkiye’de bir aydır neredeyse sıfır yağış var” dedi. Prof. Dr. Şen, İstanbul için de baraj kapasitelerinin ve sayısının artırılması gerektiğini belirtti.

İlginizi Çekebilir

İstanbul’da artan sıcaklıklar ve kuraklık, su tüketimini artırırken barajların doluluk oranlarındaki düşüşler, su krizinin kapıda olduğunu gösteriyor. İSKİ’nin megakente verdiği suların yüzde 70’i konutlarda tüketiliyor. Konutlarda ise en çok banyoda su israfı yaşanırken alınacak tedbirler ile su kaybını önlemek mümkün. İSKİ Su ve Atık Su Teknolojileri Daire Başkanı İsmail Aydın, evdeki su sarfiyatının yüzde 70’inin tuvalet ve banyoda gerçekleştiğini belirterek banyo sürelerinin kısaltılması gerektiğini söyledi.

‘SU KITLIĞI ETKİLEYECEK’

İstanbul’da tarımsal amaçlı su kullanımının kırsal alanlarda yoğun olduğunu aktaran Aydın, İSKİ’nin su fiyatınıyüzde 50 oranında artırması gerektiğini söyledi.

Su bedelinin düşük olmasının da kullanımı artırdığına dikkat çeken Aydın, “İSKİ, Meclis kararından dolayı özellikle tüketimin fazla olduğu birinci ve ikinci kademe konut kullanımında maliyetinin çok çok altında su veriyor. Görünen o ki, önümüzdeki yıllarda da su kıtlığı herkesi etkileyecek.Yağış gecikmesi, yağış dengesizliği gibi bir süreç yaşıyor. Bunu derinden hissetmeye başladık. Bu yıl da aşırı sıcaketkisiyle tüketim rekorları kırıldı” dedi.

NASIL TASARRUF SAĞLAYABİLİRİZ?

Damlatan musluklarınızı tamir ettirin. Yılda ortalama altı ton suyun boşa akmasını önleyin.

Banyoda geçirdiğiniz süreyi bir dakika kısaltın. Yılda ortalama 16 ton suyu kurtarın.El, yüz yıkarken ya da tıraş olurken musluğu açık bırakmayın.

Çamaşır ve bulaşık makinelerini tam doldurmadan çalıştırmayın. Bulaşıklarınızı elde değil makinede yıkayın. Her yıkamada 110 litre suyun boşa harcanmasına engel olun.

Arabalarınızı akan su ile değil kova ve fırça yardımı ile yıkayın.

Halıları yıkamak yerine silmeyi tercih edin.

Su dağıtım şebekesive tarımsal sulama kanallarında yüzde 50’lere varan kayıplar önlenmeli.

Tarımsal sulamada damlama ve yağmurlama sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı.

Çok su tüketen bitkilerin üretimi tercih edilmemeli.

Evlerde havuz, fıskiye, çim sulaması, araç yıkanması gibi uygulamalardan vazgeçilmeli.

Evlerde su tasarrufu ön planda olan ürünler tercih edilmeli.

Kişisel kullanımda suyun boşa akmasının önlenmesi çok önemli.

BARAJLARDA 9 YILIN EN DÜŞÜK SU SEVİYESİNİ GÖRDÜK

Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve yaşanan kuraklık nedeniyle megakentte su sağlayan barajların doluluk oranı son dokuz yılın en düşük seviyelerine kadar gerileyerek yüzde 34.05’e kadar düştü. Bazı barajlar neredeyse kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. 2014 yılında barajların doluluk oranı yüzde 18’e kadar düşerken aradan geçen dokuz yıl içerisinde ise yüzde 50’nin altına düşmediği görülüyor.

Haftalardır mevsim normallerinin üzerinde sıcaklarla boğuşan Ankara’nın barajlarında su sıkıntısı baş gösterdi.

ASKİ Genel Müdürlüğü verilerine göre, önceki gün itibariyla başkentin baraj ve atık su arıtma tesisinden elde edilen aktif kullanılabilir su miktarı, toplam potansiyelin ancak yüzde 35.58’ini doldurdu.

İzmir’de ise dün itibarıyla barajların toplam doluluk oranı yüzde 27.3 olarak ölçüldü.

Türkiye’de, hiç yağış olmaması durumunda İstanbul’un yaklaşık 68 gün, Ankara’nın 225 gün ve İzmir’in 400 günlük suyu var.

‘DÜNYA KADAR’ SUSUZLUK VAR

DIŞ HABERLER SERVİSİ – Dünyada giderek artan sayıda şehir, sakinlerine yeterli tatlı su sağlama konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Birleşmiş Milletler, 2025’ekadar dünya nüfusunun 3’te 2’sinin su stresi altında yaşayabileceğini tahmin ediyor. Şu antatlı su temini sorunlarıyla karşı karşıya olan bazı kentler ise şunlar:

Sao Paulo/BREZİLYA: Kuraklıkpençesindeki şehre su temin eden Cantareira rezervuar sistemi kapasitesi yüzde 7,1’e düştü.

Los Angeles/ABD: İyileştirilmiş su depolama ve su verimliliği önlemleri, su krizini hafifletse de şehir ciddi su sorunlarıyla karşı karşıya.

Pekin/ÇİN: Pekin’in yıllık su tüketimi 2013’te var olan su kaynağının 2 katından fazlaya ulaştı. Çin’in su kaynaklarının neredeyse yarısı kirli.

Meksiko/MEKSİKA: Suyunyarısı diğer bölgelerden getiriliyor ve pek çok sakinin haftada bir kez akan suya erişmesine izin veriliyor.

Tokyo/JAPONYA: Tatlı su kaynakları sınırlı olan Tokyo, yağmur suyu toplama sistemine bağlı olarak hayatta kalıyor.

Avrupa Birliği: AB’nin topraklarının yüzde 8’i şimdiden kuraklık alarmı durumunda. İtalya’da göller ve nehirler kururken, İspanya2022’nin sonundan beri mahsulü yok eden uzun vadeli bir kuraklık içinde. Fransa’da bu yılki rekor yağışsız dönemin ardından su kaynakları tükenme noktasına geldi.

İran ve Afganistan su krizi: Tahran yönetimi ile yaşanan su krizi nedeniyle Taliban’ınİran sınırına intihar bombacıları dahil askeri kuvvet gönderdiği bildiriliyor.

‘BU GÖLLERDEN DAMLA BİLE SU ALINMAMALI’

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Doç. Dr. Erol Kesici, göllerle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Türkiye’nin en önemli içme suyu göllerinden olan Beyşehir ve Eğirdir Gölü stratejik öneme sahip. Açlıkta, kıtlıkta, savaşta sadece Türkiye’nin değil bütün insanlığın kullanabileceği su kaynağı.

Bugün Van Gölü’ne baktığımızda da ortada şiddetli bir çekilmenin olduğunu söyleyebiliriz. Bunun temel nedeni de, yüzeysel olarak alınan aşırı sular.”

DAMLA SULAMA İÇİN DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ

EKONOMİ SERVİSİ – Ziraat Bankası, üreticilere sulama kredisi imkânı sunuyor. Bankanın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, kaynağından alınan suyun tarla içine dağıtılması amacıyla damla, yağmurlama veya mikro yağmurlama sulama sistemleri kurulmasına yönelik olarak kredi veriliyor. Kredinin özellikleriyle ilgili bilgi şu şekilde: “Modern Basınçlı Sulama Kredileri kapsamında, damla, yağmurlama veya mikro yağmurlama sulama sistemleri kurulmasına, bu sistemlerin otomasyonuna ilişkin teknolojik sistemlerin satın alınmasına, modern basınçlı sulama sistemi kullanan/kullanacak olan üreticilerin, bu sistemle bağlantılı derin kuyu açılması, elektrik temini, derin kuyu teçhizatı ve suyun kaynağından tarlaya taşınmasına, yönelik yatırım giderleri için düşük faizli kredi ürünlerimizden faydalanabilirsiniz.”

TÜRKİYE’NİN SU STRESİ GİDEREK YÜKSELİYOR!

EĞİTİM SERVİSİ – Dünya, ciddi su kıtlığı yaşama ihtimaliyle karşı karşıya. Dünyada su tüketimindeki dengesizliklere ve israfa dikkat çeken Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu, bu konuda “İklim Değişikliği Çerçevesinde Su Kaynaklarının Mevcut Durumu ve Geleceği” raporu hazırladı. Yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılacak rapor öncesinde açıklamalarda bulunan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, hızlı tedbir alınması gerektiğini, bunun da topyekûn bir mücadeleyle olabileceğini kaydetti.“Su yoksa hiçbir şey yok” diyen Şeker, TÜBA Çalışma Grubu’nun verdiği bilgiler çerçevesinde şu verileri paylaştı:

STRES YAŞAYAN ÜLKELER ARASINDA

Türkiye’nin yıllık ortalama kullanılabilir su potansiyeli 94 milyar metreküp yüzeysel 18 milyar metreküp yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar metreküp. Buna göre Türkiye’nin 2022 nüfusu dikkate alındığında kişi başına düşen su miktarı bin 313 metreküp. Bu değer, uluslararası kabul görmüş Falkenmark indeksine göre Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkeler arasında olduğunu gösteriyor.

Türkiye’de nüfus yoğunluğu ve su ihtiyacı, su potansiyeline paralel olarak dağılmıyor. Doğu Karadeniz bölgesinde yağışlar ve su potansiyeli yüksekken nüfus dağılımı, tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerin yoğunluğu düşük. Nüfus yoğunluğunun ve üretim faaliyetlerinin yüksek olduğu Marmara ve Ege bölgelerinde ise su kaynakları sınırlı. Marmara havzası mutlak su kıtlığı yaşanan bölge kategorisinde yer alırken Burdur, Gedik, Susurluk, Akarçay, Büyük Menderes, Asi ve Sakarya havzaları su kıtlığı yaşanan bölgeler sınıfında. Konya Kapalı Havzası’nda ise sulanabilir tarım alanlarının ancak yarısı sulanabiliyor.

Türkiye Akdeniz iklim kuşağında yer aldığından sıcaklık artışının ve kuraklığın Türkiye’nin büyük bölümünde dünya ortalamasından daha fazla görüleceği dolayısıyla su stresinin daha da artacağı tahmin ediliyor.

KAYNAKLAR AZALIYOR

Su kaynaklarının çok büyük bir kısmı özellikleri veya konumları bakımından insanların kullanımı açısından uygun değil.

Dünya genelinde su kaynaklarının nüfusa paralel olarak dağılmadığını vurgulayan Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın, dünya nüfusunun çoğunluğunun Asya ve Afrika’da yaşadığı halde su kaynaklarının oldukça kısıtlı olduğunu vurguladı.

Aydın, “2050’de su ihtiyacının 2000 yılına göre yüzde 50 daha fazla olacağı tahmin edilen araştırma sonuçlarına göre yağışlardaki değişimler nedeniyle bazı bölgelerde su temin edilmesiyle ilgili önemli problemler yaşanacağı tahmin ediliyor” dedi.