Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr –Cirit oyunu,Osmanlı İmparatorluğu döneminde aslında sarayda doğsa da zaman içerisinde halk arasında da popüler oldu. At üzerinde oynanan bu oyunda ciritciler rakiplerine karşı isabetli atışlar yaparak hakimiyet sağlamayı hedefliyordu. Sarayın eğitimden sorumlu kısmı olan Enderun’da bir hayli yaygın olan bu oyun, hem askerleri savaşa hazırlamak hem de onların daha sportif olmalarını sağlamak amacıyla oynanıyordu. Zaman içerisinde ününe ün katınca da taraflar oluşmaya başladı. Öyle ki padişahlar bile takım tutuyordu. Ciritin rakip takımları Lahanacılar ve Bamyacılar ise durumu olduğundan hem daha keyifli hem de kıran kırana bir hale getirdi.Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi, Osmanlı Tarihçisi Prof. Dr. Emine Dingeç’e sorduk.
Cirit, Türklerin kullandığı en eski savaş aletlerinden biri olarak kabul edilen bir çeşit mızrak.At üzerinde mızraklarla oynanan oyun da adını buradan alıyor.Sarayda, köyler ve kasabalarda, geniş meydanlarda, düğünlerde, ilkbahar aylarında veya pazar meydanında yıllarca oynanan bu oyunun bir zamanlar oldukça yaygın ve kıymetli olduğunu söylemek mümkün. Ciritin yaygın bir şekilde severek oynanması zaman içinde ‘Lahanacılar’ ve ‘Bamyacılar’ gibi takımları ortaya çıkardı ve böylelikle işler çok daha eğlenceli bir hale büründü. Ancak her şeyden önce Cirit’in Osmanlı’daki doğuşunu ve özelliğini anlamakta fayda var.
‘EN BÜYÜK KRİTER ZEKA VE KABİLİYETTİ’
Osmanlı İmparatorluğu’nun eğitim sisteminin bir parçası olan Enderun birçok alanda olduğu gibi himayesinde olan kişilerin spor hayatlarıyla da ilgileniyordu. Sarayın mektebi olan Enderun’da devletin önemli makamlarına getirilecek olanlar burada eğitiliyordu.Bu mektebe alınmaktaki en büyük kriter zeka ve kabiliyetti. Okulun temel amacı da padişaha ve saltanata itaatkâr, dürüst, güvenilir, mütevazı, dayanıklı, sabırlı, nezaket sahibi, faziletli, savaşçı bir devlet adamı yetiştirmekti.
‘CİRİT BİR SAVAŞ OYUNUDUR’
Vücutlarının sağlıklı olması için kuvvet çalışmaları yapan öğrencilere mektepte at üstünde durma, atı doğru bir şekilde kullanmak öğretiliyordu. At üstünde ciritle oynamak ise bu işin en üst ve en eğlenceli noktasıydı. Prof. Dr. Emine Dingeç, ciritin nasıl bir oyun olduğunu şu sözlerle anlattı: “Cirit oyunu, tam bir savaş oyunudur. Bu oyunun sarayda özellikle itibar görmesinin nedeni ciritin Enderun’un eğitim sisteminin gereği olmasıydı. Bu idmanlarla içoğlanlarının her gün meşgul olmaları sağlanırdı. Oyun aracılığıyla içoğlanlarına savaş tatbikatı da yaptırılırdı. Böylece ata iyi binen ve iyi silah kullanan savaşçılar yetişirdi. Cirit oyunlarında tek hedef sadece askeri değil aynı zamanda atı da savaşa hazırlamaktı. Yapılan antrenmanlarla hem at hem de cündi forma girerdi.”
‘SÜREKLİ BİR ELEMEYE TABİ OLUYORLARDI’
Cirit oyunlarının cündilerin kendilerini göstermeleri için bir fırsat olduğunu ileten Prof. Dr. Emine Dingeç, “Enderun’daki yaşam, içoğlanlarının sürekli bir elemeye tabi olmalarını gerektiriyordu. Yetenekliler üst odalara yükseltiliyordu. Elemelerde etkili olan iki ölçüt vardı. Bunlardan biri üstün yetenek, ikincisi de padişahın mutlak güvenini kazanacak özellikler taşımaktı” dedi.
Söz konusu iki hususun gündelik yaşam içinde görülen hizmetlerde de anlaşılabildiğini fakat en iyi görüldüğü yerin bu yarışma ve oyunlar olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Dingeç, “Takım ruhu içinde bir yandan kişiler yeteneklerini sergilerken, bir yandan da takım arkadaşlarıyla uyum, yardımlaşma, feragat, ait olduğu grubun şan ve onurunu öne çıkarma gibi özellikler burada daha net şekilde ön plana çıkardı” diye konuştu.
PADİŞAHLAR BİLE İKİYE BÖLÜNDÜ, ŞOVA DÖNÜŞTÜ
Cirit, takımlarla oynanan bir oyundu. Enderun’da cirit oynayan cündiler zamanla adları tarihe geçen ‘Lahanacılar’ ve ‘Bamyacılar’ı yarattı. ‘Lahanacılar’ ve ‘Bamyacılar’ birbirlerinin ezeli rakipleriydi. İki takımın karşılıklı atışması herkesin merakla izlediği bir şova dönüşürdü. Padişahlar bile cirit müsabakalarında kendilerine bir takım tutardı. Ciritin hem saray içinde hem de saray dışında gördüğü itibar işi daha çekici bir hale getirdi. Artık padişahların bile tarafsız kalamadığı cirit ülkenin dört bir yanında biliniyordu.
‘BENİM GÜZEL LAHANAM’ EN BÜYÜK KANITI OLDU
Osmanlı padişahlarının da kendi içlerinde bu takımları tuttuğu hatta tuttukları takımlara methiyeler düzdükleri biliniyor. Örneğin II. Mahmut’un Bamyacılar’ı, III. Selim’in ise Lahanacılar’ı destekliyordu. Her ikisi de bulundukları dönemde tutukları alayın taşını diktirmiş, şiirler yazmıştı. III. Selim’in ‘Benim Güzel Lahanam’ adlı şiiri de bunun en büyük kanıtı. Bu şiirde lahana takımının övülüp göklere çıkarıldığını bamya takımının da yerildiği görülüyor. İşte günümüz Türkçesiyle’Benim Güzel Lahanam’ şiiri:
Kış mevsiminde çıkar ortaya lahana
Gerçi biçimce Keykavus’un topuzuna benzer
Can verir insana, çünkü taze gül yaprağıdır lahana
Dizilmez yüz bin, bir ipliğe bamya gibi,
Arslandır o, arabayla gezer sanki lahana
Hiçbir zevk ve mutluluk olmazmış onsuz
Olur mu, helva söyleşileri, olmazsa eğer lahana,
Lâyıktır ona, İlhâmî ne türlü övgüler yazsa
Lahanacım, Lahanacım, Lahanacım, Lahana.
‘Lahanacılar’ ve ‘Bamyacılar’ın sarayda takım ruhunu oluşturmakta büyük bir rollerinin olduğu kesin. Her takımın kendine has kıyafetleri, bayrakları ve sembollerinin olması ise durumu daha da pekiştiriyor. ‘Lahanacılar’ın kırmızı kadife şalvar ile yeşil gömlek giydikleri ve yeşil bayrak taşıdıkları biliniyor. ‘Bamyacılar’ın ise kırmızı ve mavi renkleri tercih ettikleri kayıtlarda yer alan detaylar arasında.
Topkapı Sarayı’nda Bâb-ı Hümayun’dan birinci bahçeye geçildiğinde, sağdan deniz yönüne doğru eski Gülhane Hastahanesi’ne inen yolun solunda, Cephane Meydanı denilen yerde iki sütun dikkati çeker. Bu sütunlardan soldaki Lahana, sağdaki ise Bamya anıtıdır.
‘BAMYAYA LEZZET, LAHANAYA KUVVET’
Osmanlı padişahlarının bile önem verdiği bu oyunda elbette sık sık tehlikeli anlar da yaşanıyordu. Cirit sporunun tarihinde de olaylı bir müsabaka tarih sayfalarında kendine yer bulmuş durumda. Prof. Dr. Emine Dingeç, olaylı müsabakayı şöyle anlattı:
O OLAYDAN SONRA BİR DAHA CİRİT OYNANMADI
Cirit’in sert oynana bir oyun olduğunu ve müsabakaları padişahların izlemesinin işleri daha da sertleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Emine Dingeç, sporcuların kendilerini kanıtlama çabalarının dönem dönem sorunlar yaratabildiğinin altını çizdi. Cündilerin bazen oyun oynadıklarını unutup işi hırsa döndürdüklerini ileten Prof. Dr. Dingeç cirit oyununun resmi olarak son bulmasına sebep olan olayı da aktardı:
Yaşama İlham Verenler Ödülleri Başlıyor!
Kıvılcım Kalay’dan “Gönüller Hiç Yas Tutar mı?” Şarkısına Çarpıcı Yanıt!
20.Avrupa Kalite Zirvesi Londra’da Gerçekleşti
Muğla’da Genç Sinemacılara Ödül Yağmuru
Menekşe Kankavi “Dünyada İyilik Var Derneği”nden ilk iyilik
Maltepe Belediyesi, “Sürdürülebilir Gelecek” için ilk adımı attı