
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Ankara’da basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Prof. Dr. Özvar, yeni neslin yükseköğretime ulaşabilmesinin önündeki tüm engelleri kaldırmayı hedef olarak belirdiklerini söyleyerek, “Yükseköğretim elitizmin bir aracı değildir. Bütün dünyada, ABD başta olmak üzere,dünyanın gelişmiş ülkelerinde yükseköğretim artık talep eden, yeteneği olan herkese kapılarını açanbir kurum haline gelmiştir. Bu, ABD’de 50 yıldır, Çin’de 30 yıldır, Japonya’da 30 yıldır böyledir. Biz yükseköğretimi talep eden yeni nesillerin eğer kapasitesi varsa ulaşabilmesinin önündeki engelleri kaldırmayı bir hedef olarak belirledik.Yükseköğretime erişimin önündeki her türlü engeli kaldırdık. Bu ‘elini kolunu sallayan üniversite okusun’ manasına gelmiyor. Yükseköğretime erişmek isteyen tüm gençlere yeterli kontenjan ve imkanlar sağlanmalı. Geçen sene giriş barajını kaldırma amacımız da buydu. Geçen sene almış olduğumuz karar, stratejik hedeflerin bir sonucuydu” dedi.
‘PUANLAR VE SIRALAMALAR YUKARI ÇIKTI’
Prof. Dr. Özvar, Türkiye’nin,OECD ülkelerinde yükseköğretim mezunları bakımından hala ortalamanın altında olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Özvar, 150 puan barajının ciddi bir sıkıntı yarattığını gördüklerine vurgu yaparak, “Öğrencilerin kaliteli olup olmadığını bu 150 barajı mı belirliyor?Kaliteyi niye 160, 140 belirlemiyor da 150 belirliyor?Bu baraj daha 1’nci sınavda öğrencilerin yarısından fazlasını döküyor. Dökünce 10 tane öğrenci, 100 tane kontenjan. Biz dedik ki;bu yarışı açalım, yarışın önündeki engelleri kaldıralım.Sınavda en fazla doğru cevap verebilen bir hiyerarşi içinde sıralansın. Gelin, sınavı puan üstünlüğü sınavına döndürelim, baraj sınavı olmaktan çıkaralım. Yaptığım tam olarak bu, puan üstünlüğüne dayalı bir sınav haline getirmek.Bu ne getirdi? Başarı puanı istemeyen işletme, iktisat, sosyoloji, açık öğretim ve bütün ön lisans programları, bütün programlarda puanlar ve sıralamalar yukarı çıktı. Geçen sene 4 binle Boğaziçi’ne girilen bölümlere şu anda 2 bin 800- 3 bin ile giriyorlar. Geçen sene 2 milyon öğrencinin içerisinde ilk 3-4 bine girenler, 3 milyon 243 bin insanın arasında 2 bin 800- 3 binegirmiş oldu. Yani hem daha fazla öğrencinin içerisinde ilk 3 bine giriyor, hem daha üstüne. Boğaziçi Üniversitesi’nde 4 bindekapattığımız bir program, bu sene 2 bin 800’le kapattı” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Özvar, üniversite sınavına girecek aday sayasında daha da artış olacağını belirterek, “Bu sene 4,5 milyona çıkarsa şaşırmayın.Yükseköğretime erişim konusunda rekabetin artması,beşeri sermayenin nitelik kazanmasına da olumlu katkı sağlayacaktır. Bu sene 3 milyon 250 bin öğrenci arasında örgün lisans programlarına giren öğrenci sayısı yüzde 10. Bunların içinde en parlak olanları da yüzde 3 civarında. Bu da emin olun dünya standartlarında” diye konuştu.
‘ÜNİVERSİTELER MESLEK SAHİBİ YAPMAZ’
Prof. Dr. Özvar, üniversite sayılarındaki artış ve kalite konusundaki tartışmalara da değinerek, “Üniversiteler ne ölçüde meslek sahibi yapar? Üniversiteler prensip olarak meslek sahibi yapmaz. Üniversiteleribir meslek kapısı olarak görüyorsak bu konsepti değiştirmemiz lazım. Bu, ‘üniversitelerde meslek kazandıran programlar yok’ anlamına gelmiyor, elbette var. Ama üniversite bir bütün olarak bir meslek kapısı değil. Üniversitelerin bir sürü programı var. Üniversiteöğrencileri; çağını, toplumu,dünyayı entelektüel anlamda daha iyi anlayabileceği bilgi, beceri ve yetkinlikle donatan bir kurumdur. Üniversite anlayışını meslek lisesi konseptinden çıkarmamız gerekiyor.Türkiye’de bölgesel kalkınmanın en önemli manivela araçlarından bir tanesi üniversiteler olacaktır. Bu doğrultuda bölgesel kalkınma misyonu verdiğimiz üniversiteler var” dedi.
‘YÖNETSEL BAKIMDAN SIKINTILAR VAR’
Prof. Dr. Özvar, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 31 Temmuz’da gerçekleştirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) ilişkin soruların çalındığı iddiasıyla başlatılan soruşturmaya da değindi. Prof. Dr. Özvar, sınavla ilgili YÖK olarak ön inceleme yapma yetkileri olduğunu hatırlatarak, “İncelemeyi yaptık ve savcılığa verdik. Sınavın kendisinden ziyade idari süreçlerle alakalı sıkıntılar olduğunu gördük. Yönetsel bakımdan yani soru benzerliği konusu ortaya çıktıktan sonra ÖSYM’nin yönetimini,ondan sonraki süreci yönetmeyle alakalı bazı sıkıntılar. Savcılık bundan sonrasını yürütecek” dedi.
Prof. Dr. Özvar ayrıca, “Eskiden dershaneler üniversite sınavındaki başarıları, üniversite kazandırdıkları öğrenci sayısının yanında aynı zamanda hazırladıkları soruların isabeti bakımından da değerlendiriliyordu. Zaten dershaneler müşterisini buradan topluyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘ARACILAR VASITASIYLA KAYIT YAPTIRMASINLAR’
Prof. Dr. Özvar, denklik konusunda da aracı grupların öğrencileri mağdur ettiğine vurgu yaparak, “Tıp, diş hekimliği, eczacılık okumak isteyen bazı öğrenciler ara çözümler peşinde koşuyorlar. Yurt dışında sınavsız, sadece parayla kayıt yaptırıp, okuyan öğrenciler oldu. Onların buraya geldiklerinde tıp, diş hekimliği, eczacılık gibi alanlarda diplomalarının tanınırlığında sıkıntı var. Türkiye,o üniversiteyi tanımıyorsa o çocuğun diplomasıburada geçerliolmuyor. Her sene çocuklara söylüyorum; ‘Türkiye’dehangi ülkelerin üniversitelerinin diplomaları tanınıyor, önce ona bakın.’ Fakat Türkiye’de,dünyada aracı gruplar var. Çocukları suistimal ediyorlar. Bu çok önemli bir konu. Aracılar vasıtasıyla yurt dışına kayıt yaptırmaktan kaçınsınlar çocuklar.Paralarını alıyorlar. Muazzam bir piyasa var, çok büyük bir piyasa. Gitmesinler, yazık oluyor çocuklara. Ve ‘merak etmeyin bir yolunu bulup diplomayı hallederiz’diyorlar. Ama bunların hepsi geri dönüyor. FETÖ’nün hakimiyetinde kalıp, oradan FETÖ’cülerin verdiği diplomalar var Türkiye’nin tanımadığı. Onlar da bu denklik konusunu karıştırıyor” dedi.

SEYİRCİNİN TAKDİRİ SEKİZİNCİ FİLMİ ÇEKTİRDİ

Hızlıca İstanbul’un en iyi on mekanı arasına girdi : BEST LOUNGE THE BOSPHORUS

BERKAY’DAN HARBİYE’DE MÜZİK DOLU BİR GÖRSEL ŞÖLEN: “BU GECE BİTMESİN!”

13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, 13. yılında da sanat dünyasını İzmir’de bir araya getirdi. Haldun Dormen Sahnesi’nde, İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen tiyatro sanatçıları ve sanatseverlerin katılımıyla adeta bir yıldızlar geçidine dönüştü. Törene katılan konuklar arasında törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, İzzet Günay, Serpil Günseli, Zerrin Tekindor, Meltem Cumbul, Halit Ergenç ve Salih Güney yer aldı. Sanat danışmanı ve ödüllerin isim babası Haldun Dormen, yaptığı konuşmada Bedia Muvahhit’in sanat mirasını yaşatmanın onurunu dile getirdi. Gecede, ilk kez törene katılan Meltem Cumbul ve Halit Ergenç başarılı tiyatroculara ödüllerini takdim etti. Usta oyuncu Zerrin Tekindor ise Haldun Dormen Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. Tekindor, ödül konuşmasında salonda bulunan Halit Ergenç’e dönerek, “Bunu kim alsa çok kıskanırdım. Yani Halitçim, sen bile alsan kıskanırdım,” sözleriyle izleyicileri ve Ergenç’i güldürdü. Tören sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halit Ergenç, rol aldığı Kral Kaybederse dizisindeki imaj değişimi hakkında bilgi verdi. Ergenç, dizideki saçlarının hazırlanma sürecinin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü, temizlik sürecinin ise yarım saat aldığını belirtti. Meltem Cumbul ise dizi sektöründeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Gecede sahne müziğinden ışığa, kostümden dekor tasarımına kadar birçok alanda emek veren, özel ve devlet tiyatrolarından başarılı isimler ödüllendirildi. 13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, tiyatro sanatına katkı sunan isimleri onurlandırarak sanat dünyasına anlamlı bir gece yaşattı

Urla’da Gerçek Meşhur Bademli Kazandibinin Adresi: Urla Hisarönü Süt Tatlıları

İsmail Özkan’dan Yeni Şarkı: “Yalnız Adam” Yayında