Senim Tanay Karakuş – Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – ABD’nin Maryland eyaletindeki bir hastanede domuzdan alınarak 57 yaşındaki bir hastaya yapılan kalp nakli büyük dikkat çekti. Kalp, ameliyatın gerçekleştirileceği hastaneye ulaştırılırken, canlı dokuların bozulmaması için kokain ile karıştırılan özel bir koruyucuyla desteklenmiş ve böylece organın canlı kalması sağlanmıştı. Ancak nakilden 2 ay sonra David Bennett Sr.’den üzen haber geldi. Son anlarını ailesiyle birlikte geçiren David Bennett Sr., dünya çapında milyonları etkileyen bir miras bırakarak hayata veda etti.
David Bennett Sr., ölümcül kalp hastalığını tedavi etmek için öncü bir çabayla genetiği değiştirilmiş domuz kalp nakli yapılan dünyadaki ilk hasta oldu. Peki tüm dikkatleri üzerine çeken bu nakil sonrası yaşanan ölümü tıp dünyası nasıl yorumluyor?
Bu nakillerin ölmek üzere olan hastalara yapıldığını belirtenKalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Melih Us,son çare olarak denendiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Us’a göre aslında asıl mesele ameliyatın başarılı ya da başarısız olup olmadığı değil, vücudun takılan domuz kalbini reddetmesi. Us, “Ameliyat başarısız olsa zaten hasta ameliyattan çıkamaz. Burada cerrahi bir başarısızlık söz konusu değil. Organ nakillerinin tamamında en büyük problem vücudun bir süre sonra nakledilen organı reddetmesidir. İnsandan insana kalp naklinde de aynı problem var ama daha uzun bir sürede oluyor bu. Kronik reddetme 7’nci veya 8’inci yıl başlıyor, 10’uncu yılda da daha üst seviyeye ulaşıyor”ifadelerini kullandı.
‘2 AY HAYATTA KALMASI BİR MUCİZE’
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez de bu konuda Prof. Dr. Melih Us ile aynı görüşte. Hastanın ameliyattan önceki ömrünün birkaç günle sınırlı olduğunu dolayısıyla ameliyat edilmeseydi çoktan hayatını yitirmiş olacağını söyleyen Prof. Dr. Sönmez, “Ameliyattan sonra 2 ay yaşaması bu yöntemin çok başarılı olduğunu bize gösteriyor. Burada bir olumsuzluk yok. Dünyada ilk defa genetiği değiştirilmiş bir organ nakli yapıldı. Aynı şekilde böbrek ve karaciğer üzerinde de çalışmalar yapılıyor. Tabii ki kalp çok daha hayati olduğu için alınacak kötü sonuçlar dramatik olabiliyor ama bu, çok büyük bir geleceğin başlangıcı. Hastanın iki ay hayatta kalması mucizenin gerçekleşmesi”diye konuştu. Nakille ilgili medyaya yansıyan “Dünya tarihinde ilk defa gerçekleştirildi” ifadelerini doğru bulmayan Bingür Sönmez, 1960’lı yıllardan beri domuz kalbiyle yapılan çalışmalar olduğunu söyledi. Domuzun bağışıklığı insana en çok benzeyen hayvan olduğunu da ekleyen Bingür Sönmez, “Domuz kalbiyle yapılan ilk denemelerde 8-10 saat, bazen 1 gün yaşayan insanlar olmuş. Daha sonra maymunlar ve şempanzeler denenmiş. Maymunlar ve şempanzelerle yapılan laboratuvar çalışmalarını yürütmek çok güç çünkü yılda bir yavru yapıyorlar ve gebelikleri uzun sürüyor. Domuzun bağışıklığı dışında en büyük iyiliği 12 yavru verebiliyor ve her yavru 6 ay sonra erişkin hale geliyor” detayını paylaştı.
‘BAŞARILI OLURSA ÇOK İNSANIN HAYATI KURTULUR’
Kalp naklinde verici bulmanın zorluklarına değinen Prof. Dr. Melih Us, kişinin beyin ölümü gerçekleşse bile kalbi atıyorsa nakil yapabildiklerinin altını çizdi. Kalp nakli için donör sayısının çok az olduğunu, dünyada ve Türkiye’de binlerce insanın kalp nakli beklediğini hatta sıra beklerken hayatlarını kaybettiklerini söyleyen Prof. Dr. Us, bu nedenle yaşanan gelişmenin çığır açıcı olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Bingür Sönmez de organ nakillerinde en büyük problemin verici bulmak olduğunu belirtti. Karaciğer ve böbrekte birinci dereceden yakınlar arasındaki doku uyuşmasının büyük bir mucize olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sönmez, “Doku tiplemesi yapılarak çok başarılı nakiller yapılıyor. Ancak kalp nakillerindeki en büyük sorun yaşamakta olan bir insanın ancak beyin ölümü gerçekleştikten sonra verici olarak kullanılabilmesi. Bu da verici oranını düşürebiliyor. Pandemiden önce Türkiye’de yılda 100’e yakın kalp nakli yapılabiliyordu ama geçtiğimiz yılda 9-10’dan fazla kalp nakli yapılamamış. Karaciğer ve böbrek nakilleri ise devam etti. Eğer bu yöntem başarılı olursa gerçekten çok insanın hayatı kurtulur” açıklamasını yaptı.
Kalp nakli olanların hayatının son aşamasında olan insanlar olduklarının altını çizen Sönmez, domuz kalbi naklinin onlara zaman kazandıracağını söyledi. Prof. Dr. Sönmez, “Birkaç yıl yaşayıp reddetme aşamasına geldiğinde eğer verici çıkmışsa ikinci bir nakille hastaya insan kalbi de nakledilebilir. Bu naklin hayat kurtarıcı olması için biraz daha zamana ihtiyaç var. 2 ay, 2 yıl gibi bir geçiş sürecinde yani verici bekleme noktasında şu anda kullanılan mekanik kalpler gibi büyük bir kurtarıcı olabilir”dedi.
‘1 AY DAHA YAŞASAYDI ŞANSI FAZLA OLACAKTI’
Prof. Dr. Us da bu çalışmanın kısa bir süre sonra başarılı olacağını düşünüyor. Us, “Domuzdan insana kalp nakli başarılı olursa ki inanıyorum bir gün başarılı olacak yüz binlerce insan kurtulacak. Yaklaşık 50 yıldır bu işler deneniyor. Şu anda bir fark var: Domuzdan elde edilen kalbin genleriyle oynandı. Oynandı ki insan vücudu bunu reddetmesin, uyum sağlasın” diye konuştu. Bu çalışmada embriyo dönemindeki tüp bebek yöntemiyle genetik olarak kalpteki 3 reddetme geninin iptal edildiğini ve 6 tane kabul etme geninin kabul edildiğini söyleyen Prof. Dr. Bingür Sönmez de, “Daha yapılacak başka çalışmalar da var. Domuzun ömrü 15 yıl, dolayısıyla çok kısa gelebilir. Kalpte büyüme ihtimali de çok yüksek. Bundan sonraki çalışmalarda kalbin yıpranmasını engelleyen yönde operasyonlar yapılacak” yorumunu yaptı. Ameliyattan sonra erken reddin 3-4 gün, geç reddin üç ay içinde gerçekleştiğinin altını çizen Prof. Dr. Us ise, “Eğer 1 ay daha yaşasaydı şansı biraz daha fazla olacaktı. Muhtemelen ölen hastanın kalbinin şu an otopsisi yapılıyor. Buradan birçok ders çıkarılacak ve ona yönelik genleriyle oynanıp tekrardan denenecek. Ancak bu hastanın 2 ay yaşaması bile bizim için çok büyük bir umut kaynağı”dedi.
‘KALBİN ERKEN YAŞLANMASI PROBLEM’
Prof. Dr. Sönmez’in değindiği domuz kalbinin erken yaşlanma problemine de değinen Prof. Dr. Us, domuzların hızla büyüyüp yaşlandıklarını ve reddetme problemi çözülünce ikinci çözülmesi gereken konunun da bu olduğunu söyledi. “Domuz kalbinin yaşlanması mı engellenecek yoksa kalp yaşlanınca hastaya yeni bir domuz kalbi daha mı yerleştirilecek?” sorusunu soran Us, buradaki problemin hücrelerin dokuları reddetmesi olduğunun altını çizdi. Us, “Problem, alıcının bu domuz kalbini yabancı organ kabul edip, düşman görüp bütün savaşçı hücrelerini enfeksiyonla mücadele eder gibi oraya yollayıp organı bitirmesi. Çok garip ama bu öyle, kabul etmiyor. ‘Bu dokular benden değil’ deyip saldırıyor. Bunu engellemek için hastaya ilaç veriyoruz. Bunlar da öyle basit ilaçlar değil. Ona rağmen, genetiğini değiştirmenize rağmen olmuyor. O kadar büyük bir reaksiyon ki bu olmuyor. Bunu 2 ay için başardılar. Yarın öbür gün belki 6 ay olacak, 1 yıl olacak, belki sonra yaşlanma problemleri çıkacak” ifadelerini kullandı.
Bu çalışmaların çığır açıcı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Melih Us, başka bir hayvandan organ nakli yapılamayacağını da iletti. Domuzun insana çok benzeyen bir hayvan olduğunu ve kalbinin neredeyse birebir insan kalbi gibi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Us, “Yetişkin bir domuz 60-70 kg, yetişkin bir insan da yaklaşık o kilolarda. Ölçüler de tutuyor. Kalbin ve vücudun ölçüleri de birbirine tutuyor. Domuz o yüzden bu süreç için önemli. Erişkin domuz ve erişkin insan vücudu da çok benzer” diye konuştu.
DOMUZ KALBİ İNSAN KALBİ
‘TÜRKİYE’DE DE BAŞARIYLA YAPILABİLİR’
Prof. Dr. Us eğer bu çalışmalar başarıyla tamamlanırsa Türkiye’ye de yansımasının çok kolay olacağı kanaatinde. Şu anda kalp cerrahisinde yapay domuz kapakçıklarını kullandıklarını söyleyen Us, “Bizim için yeter ki gelişme olsun, cerrahisi kolay. Türkiye’nin sağlık altyapısı bunu çok kolay yapabilecek durumda. Gerçekten Türk hekimleri bu konuda oldukça iyi. Cerrahi olarak ABD ile yarışabilecek seviyede. Geldiği gün emin olun ki ertesi günü Türkiye’de kullanılır” dedi.
Türk Kardiyoloji Derneği eski Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol da bu gelişmeyi olumlu değerlendiriyor. Türkiye’de kalp nakillerinin başarılı şekilde yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Erol, “Bu teknoloji geliştiğinde anında Türkiye’de yapılabilir. Çünkü dünyadaki bütün gelişmeler akabinde Türkiye’ye de yansıyor. Tabii şu an bunun için çok erken. Eğer dünyada yapılabilirse Türkiye’de de yapılabilir. İnsandan insana çok başarılı kalp nakilleri yapılıyor, bu da yapılacaktır diye düşünüyorum. 80’li, 90’lı yıllarda insanlar bypass ameliyatı olmak için Amerika’ya giderdi. Şu an insanlar bu işlemler için bize geliyorlar. Türkiye’de çok yetenekli hekimler var. Dünyadaki gelişmeler ve teknoloji çok çabuk ilerliyor. Ulaşmak çok kolay. Türk hekimlerimiz de bu olay gerçekleştiğinde gidip bunu öğrenip gelebilirler” diyerek sözlerini noktaladı.
Adil Sami iki kardeş ülke Pakistan ve Türkiye arasında güçlü bir bağ oluşturmaya devam ediyor
AŞK ŞARKILARININ USTA YORUMCUSU YAŞAR’DAN RÜYA GİBİ BİR GECE
50 Fifty Müzik ve Magazin Dünyasının Nabzı Dream Türk’te!
Cansu Esin, Yeni Şarkısı “Dokun Bana” ile Sevenleriyle Buluştu
Yazar ve Güzellik Uzmanı Zeynep Çelebioğlu, kendi adını taşıyan markası “Zeynep Çelebioğlu” BAOBAB serisini çıkardı.
MURAT BİRGİN İN MEKTUBU BÜYÜK SES GETİRECEK…